İşitmek, insan oğlu için hassas bir duyu. Bize soracak olursanız, günlük yaşantımızda görmek, duymaktan daha elzem. Fakat yine biz odyofiller, gördüklerimizden çok, duyduklarımızdan keyif alıyoruz.
Sanıyoruz ki bu çocukluktan gelen bir sevda. Bazıları müziğe değer vermez, bazıları nadiren müziğe şans verir, bazılarımız için ise müzik bir tutkudur. Müziği bir tutku olarak gören kitlenin bir kısmı; onu üretmekten, diğer kısmı ise üretilen müziği üstün ses ekipmanları ile dinlemekten hoşlanır. Burada ince bir çizgi yer alır; müzisyenler de günlük yaşamının her anında müzik dinliyor olurlar ama bir odyofilin amacı, müziği olabilecek en kusursuz haliyle duymaktır. Müzisyenler genellikle, ilginç bir şekilde, işin bu kısmına odaklanmak yerine, müziğin kendisine odaklanırlar. Bizim bu hobimize, bazı insanlar bir hastalık olduğunu ima ederek yaklaşır.
Bizim açımızdan, buna bir takıntı demek, daha doğru olacaktır. Tamamen olumlu bir şekilde, güzel hisler barındıran, rahatlatıcı, tatmin edici bir takıntı bu. Olaya kendini iyice kaptırmış bir odyofil, eğer dinlediği ekipmanlarda, hoşuna gitmeyeceği, bariz kusurlar yada farklılıklar mevcutsa, genellikle kendini müziğe veremez. Bazılarımız da bu öyle bir seviyeye gelmiştir ki, müziği dinlemeyi bırakıp, ekipmanı dinlemeye başlarız; ta ki kusursuz ekipmana sahip olana dek.
Bunun üstüne, bir süre sonra anlarız ki, kusursuz ses ekipmanı diye bir şey de yok. İyi ses ekipmanı var ve aslında, iyi ses ekipmanları var.
Finalde şunu anlarız: Teknik Performans açısından bizi belirli bir ölçünün üstünde tatmin edebilecek bir seviye var; o seviye yakalandıktan sonra bilinmesi gereken şey; o seviyede olup, birbirinden farklı çalan, farklı bir tınıya sahip 100 lerce seçeneğin olduğu. Ve işin kötüsü, bunların çoğunun teorik olarak birbirinden iyi olmadığı, sadece daha farklı olduğu. Bu noktada genelde beyinler yanar. Hayatı boyunca bir ekipmanı satıp, tüm bütçenle yeni bir ekipmana açılıyorsun, bu döngü böyle devam ediyor… Sonra anlıyorsun ki bu iş böyle olmayacak, sonu yok.
Farketmemiz gereken gerçek şu arkadaşlar; bir ekipman, belirli bir konuda veya konularda kusursuz, çok iyi olabiliyor. Fakat sesi oluşturan, dolayısıyla bizim duymaya çalıştığımız bir çok unsuru, aynı anda kusursuz biçimde üretebilen ekipmanla, biz henüz karşılaşmadık.
Genelde tek bir tür müzik dinleyen insanlar değiliz. Kendimizi andan ana, çok farklı müzik türleri dinlerken bulabiliriz. Doğal olarak her türün kendine göre de gereksinimleri oluyor. Mesela klasik müzik dinlerken kullandığınız ekipmanın pek yoğun Sub-Bass üretiyor oluşu, türün dinamiklerine zarar verebilecekken, elektronik müzik dinlemeye geçiş yaptığınızda, tam tersi durum söz konusu olacaktır. Biz bu durumda örnek, nihai kulaklığımız olarak HD 800S seçmiş olsak, senaryoların birinde bizi dünyanın en mutlu adamı yapacakken, diğerinde hayatı sorgulattıracaktır.
Bu durumda akla şu soru geliyor…
Bu soruya farklı açıdan bakalım... Öncelikle, şunu kabul etmemiz lazım:
Biz odyofiller, bu hobiye “müzik” dinlemeyi sevdiğimiz için başlıyoruz. Ardından, üretilecek müzik için seçilen kulaklığın, aynı üretilecek görüntü için seçilen bir bilgisayar monitörü kadar önemli olduğunu anlayıp, kulaklık arayışına giriyoruz. Burada ilerledikçe, başarılı teknik performansa sahip bazı kulaklıklarla karşılaşıp mutlu oluyoruz. Genellikle bu aşamada fark ettiğimiz şey ise, her kulaklığın, sevdiğimiz o müziği farklı bir tınıda ürettiği oluyor. Bu noktada kendimize şu soruyu soruyoruz; Ben nasıl bir sesten hoşlanıyorum? Cevabı bulabilmek için pek çok farklı kulaklık daha dinliyoruz ve teknik performans parametrelerini bir nebze daha kavrıyoruz. Onları kavradıkça, Çözünürlük, Sahne Genişliği, Detay Başarımı gibi kavramlar, kulaklığın potansiyelinin, eşleştirilen kaynağa göre(Bilgisayar, Telefon) değiştiğini gözlemleyip, yüksek potansiyel sağlayacak bir kaynak, bir amfi arayışına giriyoruz ve bir bakmışız, önceden müziğin kendisinden keyif alıyorken, artık müziği sürekli daha iyi ekipmanlarla dinlemenin verdiği heyecan, bizi mutlu eden şey oluyor. Asıl sevincimiz, yeni bir albüm çıktığında değil, HD 800 S kargo ile kapıya geldiğinde yaşanıyor. İşte burada, şunu kabul ediyoruz: Biz günün sonunda, en az müzik dinlemek kadar, ekipman dinlemekten keyif alan insanlara dönüşüyoruz.
Bu tabii odyofillerin bir türü, başka bir tür, muhtemelen oldukça yüksek bütçeye sahip odyofiller, belki de en iyisi olduğunu düşündüğü ekipmanı, 10 binlerce dolar vererek alıyor ve artık o ekipmanı mükemmel kabul ederek, müziğin keyfine varmaya bakıyor. Lakin bu, genelde gördüğümüz senaryo değil.
Bu genel varsayımımızı kabul ettiğimizde, zaten görüyoruz ki bu iş bir koleksiyonculuğa doğru ilerliyor. Bir bakmışsınız; bir arkası açık, bir arkası kapalı kulaküstü kulaklık, bir kaç adet kulak içi kulaklık, bir adet tamamıyla kablosuz kulak içi kulaklık, bir adet ANC seyahat kulaklığı, bir adet taşınabilir kablosuz amfi, bir adet masa üstü amfi, bir adet de taşınabilir müzik çalar(dap) birikmiş masanızda; ve her bir farklı müzik türünde, kendinizi bir başkasını kullanırken buluyorsunuz... Açıkçası doğru olan da bizce bu. Ancak böylelikle, her bir farklı müzik türü veya senaryo için, isabetli ses ekipmanına sahip olabiliyoruz.
Zaten dediğimiz gibi, işin asıl keyfi de burada.
Birden çok ekipmana sahip olmanın başka bir güzelliği de, arada sırada beyni resetleyebilmek oluyor. Beynimiz, özellikle seslere, çok hızlı uyum sağlayan, kendini alıştıran bir yapıda.
Bu, zaman zaman, bir süre sonra kullanılan ekipmanın verdiği heyecanın azalması, sıradanlaşması anlamına gelebiliyor. Bu durumda, diğer ekipmanlarla vakit geçirildiğinde, sıkıcılaşan ekipman, yine özgün karakterini, farklılıklarını hissettirebilmeye devam edebiliyor olmuş oluyor.
Biz olsak, şuanda hangi ekipmanlara mı sahip olmak isterdik? Hadi sizlerle paylaşalım ve yazımızı böylelikle sonlandıralım 😊
• Kritik Dinleme Yapmaksızın, Müzikal Karakteri İle Uzun Saatler Natural Müzik Dinlemek İçin Arkası Açık Kulak Üstü Kulaklık: Focal Clear MG
• Kritik Dinleme Yapmaksızın, Müzikal Karakteri İle Uzun Saatler Natural Müzik Dinlemek İçin Kulak İçi Kulaklık: Sennheiser IE 800 S
• Kritik Dinleme Yapmak İçin, Arkası Açık Kulak Üstü Kulaklık: Sennheiser HD 800 S ve Beyerdynamic DT 1990 PRO
• Kritik Dinleme Yapmak İçin, Kulak İçi Kulaklık: Sennheiser IE 900
• Genel Kullanım İçin, Arkası Kapalı Kulak Üstü Kulaklık: Focal Radiance
• Çalışma Odası Hifi Sistemi: KEF LS50 Meta + Denon PMA-2500NE
• Kaynak(DAP): Astell & Kern SP2000
• Masa Üstü Amfi: Sennheiser HDV 820
Dürüst olursak, ve dahası... 😊
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yap.
Yorum mu yapmak istiyorsunuz? Buradan giriş yaparak yorum yapabilirsiniz.