Stüdyo Hoparlörleri ve Hi-Fi hoparlörler arasında, pek yaygın konuşulan bir fark olduğu gibi; benzer bir ayrım Stüdyo Kulaklıkları ve Odyofil Kulaklıklar arasında da görülür. Genellikle, referans olmak üzere tasarlanmış profesyonel ürünler, aslında bulundukları kategorinin de işaret ettiği üzere; profesyonel kitleye yöneliktir.
Tecrübesiz insanlar, sırf burada böyle bir ayrım yapıldığı için, profesyonel markete sunulmuş referans ürünlerin kişisel kullanım senaryolarının uygun olmayacağını; bu tarz ürünlerle müzik dinlenmeyeceğini, film izlenmeyeceğini, oyun oynanmayacağını iddia ederler. Böyle bir iddianın hiçbir mantıklı tarafı olmamakla birlikte; Stüdyo Monitörleri ile istenirse müzik dinlenebilir, hatta yeri gelirse, en sevdiğimiz filmler bile izlenebilir.
Hi-Fi ürünler, markadan modele değişmekle birlikte, birbirlerinden çok çok farklı tonal karakterlere sahip olurlar. Bunun temel sebebi, aslında yaşanılan müzik keyfinin büyük bölümünün tonal karaktere bağlı olmasıdır. Her firmanın, bir imza ses karakteri olur. Tecrübeli bir kulak, çoğu zaman belirli bir markanın belirli bir ürününü dinlediğinde; Evet işte, bu firma “A” firması diyebilir. Tabii, bu firmanın her ürününün aynı sese sahip olacağı anlamına gelmez; genelde, bir markanın çoğu ürünü, birbirleri ile aynı doğrultuya sahip ortaklıklar paylaştığı için, bahsedilen o ortak özellikler, firma ile özdeşmiş olur.
Tonal karakter, dinlediğiniz ürünün rengi, karakteri; ürünü dinlemeye başlar başlamaz ilk farkedilen şey ve uzun vadede ürünü elinizde tutup tutmayacağınıza sebep olan olgudur. Bu olgu, aynı zamanda doğal olarak markaya özel bir kitle oluşmasına sebep olur. Örneğin; Sennheiser’ın dengeli, mid odaklı imza karakterine alışmış bir kulak; Shure markası kulaklıkları ile baş başa kaldığında kendini yalnız hissetmeyecekken; beyerdynamic veya klipsch ürünleri ile vakit geçirdiğinde, bu durumdan pek memnun kalmayabilir.
Çoğu insan, referans ürünlerin flat bir sese sahip olduğunu, yani düz frekans cevapları ile, aslında renksiz olduklarını, kayıtta ki renk ne ise onu yansıttıklarını iddia eder. Tabii, burada amaçlanan şey gerçekten bu olsa da; gerçekleşen şey bu değildir. Titizlikle kalibre edilmiş, pek üst seviye referans ürünlerin bile çoğunlukla, tamamen düz bir cevaba sahip olmadığı gerçeği bir yana, orta seviye; özellikle ülkemizde tercih edilen, giriş seviye referans ürünlerin, bu iddiadan çok uzak bir boyutta yer aldıkları, geri çevrilemez bir gerçekliktir.
İki farklı malzemeden imal edilmiş, iki farklı boyutta, iki farklı referans monitör tamamen aynı ve düz bir cevaba sahip olsalar bile; birbirlerine eşdeğer olmayacak, farklı tınılara sahip olacaklardır. Ses tınısı kavramı, aslında hayatımızda ki her objenin birbirlerinden çok farklı temel seslere sahip olmalarının en birincil sebebidir.
Sese etki eden bir çok parametre olduğu gerçeği ile, sizleri belki de her yazımızda tekrar tekrar tanıştırmaktan yorulmuyoruz. Çünkü bunu kavradığımızda, bu hobi çerçevesinde yaptığımız araştırmaları daha iyi kavrayacak bir anlayışa sahip hale geliyoruz. Her materyalin, her objenin fiziksel özellikleri doğrultusunda ortaya çıkan; kendine özel bir tınısı vardır. Ahşap kabine sahip bir kulaklık farklı, metal kabine sahip bir kulaklık farklı bir tınıya sahip olur. Aynı şekilde diyafram boyutu, diyafram malzemesi, hatta kablo malzemesi bile, ortaya çıkacak sesin kaderini değiştirmektedir.
Burada eğer bir referans kulaklık değilde, referans hoparlörden bahsediyorsak, işler iyice boyut değiştirerek, hoparlörü dinlediğimiz oda, odada ki mobilyalar, akustik paneller, hoparlörlerin konumu ve izolasyonu gibi, denklemi birçok yeni eleman katılır. Oda akustiği, özellikle doğru, isabetli ses duymak isteyen biri için o kadar önemlidir ki, örnek olarak kablo malzemesi, bunun yanında önemsiz boyutta sayılabilir. Bunu en doğru şekilde yapmak isteyen biri, hoparlörleri arka duvardan uzak, yaklaşık 60 derece içbükey açılı olacak şekilde masadan izole standlara yerleştirip, üst frekans sürücüsü ve ve alt frekans sürücüsünün ortası kulak hizasında olacak şekilde konumlandırmalıdır. Bununla birliktete, en azından, hoparlörlerin özellikle nişan aldığı yan duvarlara, oturma pozisyonunun hizasına denk gelen tavan boşluğuna, arka ve ön duvarların boş kalan orta bölümlerine sönümleyici materyal yerleştirerek, oda içi yankıları ortadan kaldırmalıdır. Bu işlemler yapılmadığı takdirde, sesin bütünselliğini bozacak bir çok olay oluşarak, duyum sağlanan sesin, orjinal kayıttan çok farklı boyutlara ulaşmasına sebep olunur.
Bu olguları detaylıca açıklamamızın asıl sebebi, sesin bütünselliğine etkisi olan bu kadar etmen varken; “Stüdyo Sınıfı, Referans Sınıfı Ürünler Flat Bir Sound’a Sahiptir, Sesi Hiçbir Şekilde Değiştiremeden, Olduğu Gibi Yansıtır” argümanının, gerçek hayatta, maalesef ki karşılaştığımız şey olmadığını daha iyi kavramanız arzusuydu.
Stüdyo Kulaklıkları ve Odyofil Kulaklıkları, aslında çalışma prensipleri tamamen aynı olan, elektronik devrelerden yoksun, arkası açık veya kapalı bir kabine, genellikle bir dinamik sürücüye ve belirli bir yapıda ki kabloya sahip olan, içlerinde 50 senelik teknoloji barındıran makinelerdir. Burada, pazarda böyle bir ayrım yapılıyor olmasının; birbirleri ile aslında tamamen aynı görevleri görebilecek bu ürünlerin farklı kitlelere yönelik satılıyor olmasının temel sebebi; odyofil sınıfı, hi-fi ürünlerin birbirlerinden çok faha farklı, çok daha aksanlı tonal karakterlere sahip olabileceği gerçeğidir. Stüdyo kulaklıklarında ise bir yere kadar aynı şey geçerli olmakla birlikte, genellikle pek aksanlı tonal renklerden uzak durmaya çalışan, daha natural olmaya çalışan ürünlerdir bunlar.
Ama, bir çok örnekte görebileceğimiz gibi; referans alınabilecek, nispeten nötr bir sunuma sahip yüzlerce odyofil kulaklığı olduğu gibi, düz bir cevaptan oldukça uzak, oldukça aksanlı yüzlerce stüdyo kulaklığı vardır. Burada, kullanım senaryonuza göre bir kulaklık seçerken, kriterlerinizi alışveriş sitelerinde ki, kategoriler bölümleri doğrultusunda değil, her bir kulaklık için ayrı ayrı, frekans grafiklerine, teknik özelliklerine ve akustik yapılarına bakarak oluşturmanız, çok daha verimli olacaktır.
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yap.
Yorum mu yapmak istiyorsunuz? Buradan giriş yaparak yorum yapabilirsiniz.