Mağazaya git
Aradığın kulaklığı yaz !

Hangisi daha önemli - Sistem mi müzik kaydı mı?

Kaliteli müziğe giden yolda, bir çok basamak yer alır. Hep söylediğimiz gibi;

 

Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar güçlüdür.

 

Yer alan basamaklar arasında, “Sistem” diye adlandırabileceğimiz ekipmanlar bütünümüz, her katmanı ile tabii, çok çok önemlidir. Burada, potansiyeli yüksek bir Hi-Fi sistem üzerinde gidelim…

 

“Hi-Fi” tanımı, sektörde daha çok hoparlör sistemlerine yönelik kullanılır. Kulaklıklar günlük yaşantımızda, bir çok kullanım senaryosu için hazır olan, portatif ve ya kişisel, özel kullanım anlarında bizi müziğin içine gönderebilen yol arkadaşlarımızdır. Potansiyeli epey yüksek, çok özel kulaklıklar var olsa da, en iyi müzik deneyimi yolculuğumuzda son durak; Hi-Fi olmalı.

 

 

Bir Hi-Fi sistem dizmek denildiğinde, aklımıza gelen elemanlar şunlardır:

 

·       2 kanal bir sistemden bahsediyorsak, bir çift Pasif Hoparlör

·       Amfi (Çoğunlukla Entegre Amfi)

·       DAC

·       Kaynak (Günümüzde DAC ve Kaynak basamakları sıklıkla birleştirilmektedir)

·       Hoparlör Standları

·       Akustik Paneller

·       Hoparlör Kablosu

·       Güç Kablosu

·       Analog Kablo (Çoğunlukla RCA)

·       İsteğe göre Turntable

 

Ve dahası... Burada çeşitlilik açısından, bir sınır yok.

 

Bu bloğumuzda yanıt bulmaya çalıştığımız soru tam olarak bu:

 

“Bunca ekipman, ancak titizlikle master edilmiş, doğru kayıtlar çaldıkları zaman mı değer katabiliyorlar; yoksa en iyi sistemler, vasat kayıtları bile hayata döndürüyor mu?”

 

 

 

Ses mühendisliği okullarında verilen eğitim, çeşitli dallara ayrılmasıyla birlikte genelde iki çatı altında toplanabilir; uğraş alanı müzik veya müziği üreten ekipmanlarla alakalı olanlar olmak üzere... Müzikle uğraşanlar, genellikle kayıt stüdyolarında ve konser alanlarında, sesin en doğru ve en güzel şekilde kaydedilmesi ile ilgilenip, kayıt ekipmanları ve bilgisayarlar başında, kaydı düzenlerler.

 

Müziği üretecek ekipmanlarla alakalı çalışmalar yapan mühendisler ise, genelde “Akustik Mühendisleri” olarak tanınırlar. Bu arkadaşlar, ilgili müzik üretme araçlarını; kulaklıklar, hoparlörler, mikrofonlar vb. en iyi şekilde tasarlamayı amaçlarlar. Bir hoparlörün akustik hesaplamalarını yapabilmek, gelişigüzellikten pek uzak, bilimsel yöntemler arayan bir süreçtir.

 

İdeal bir dünyada, mükemmel ekipman; “Mükemmel” ses üretmeye çalışmaz. Kaydı, en mükemmel şekilde üretmek; onun görevidir. Hataları affetmekten ziyade hataları öne çıkartan ekipmandır. Bu yüzden hatasız kayıt çalmak ister. Pek detaylı ve yüksek çözünürlüklü bir hoparlör, iyi beslendiğinde; vasat kayıtlarda ki hataları gün yüzüne çıkartacak bir kişiliğe sahip olur.

 

Tabii, müzik dünyasında gerçekten çok çok yetenekli sanatçılar, pek deneyimli prodüktörler ve ses mühendisleri bulunuyor. Burada, sesin doğasını en iyi şekilde anlayabilmiş kişiler, genelde üretildiğinde muazzam hissedilecek kayıtlara imza atabiliyorlar.

 

Sanıyoruz ki bu soruya şöyle cevap verebiliriz:

 

Ekipman dünyası oldukça zengin seçenekler barındıran, uçsuz bucaksız bir dünya.

Kişisel zevkleriniz doğrultusunda, keyifle dinleyebileceğiniz tonal karakterlere sahip sistemlerle tanışmak, onlarla vakit geçirmek ve en sevdiğiniz parçaları, defalarca, bu sistemlerin yorumuyla dinlemek; şüphesiz bu hobinin adeta bağımlılık yapan, en zevkli tarafı.

 

Çoğu odyofil, gerçekten de kendini ekipmanların büyülü dünyasına kaptırıyor ve bu, müzik arayaşlarının, yeni sanatçılar keşfetme ihtiyaçlarının önüne geçebiliyor. Bu konu hakkında,

“Müziği mi dinliyorsun, ekipmanı mı?” başlıklı çok güzel bir blog daha kaleme almıştık. Bu blogda şöyle bir şey demiştik:

 

 

“Kusursuz ekipmana kavuşana kadar; dinlediğimiz şey maalesef, müziğin kendisinden çok, kullandığımız ekipman oluyor. Bu, bu hobiyi takıntı seviyesinde, hayatının bir parçası haline getiren insanlar için geçerli. Lakin, o gün geldiğinde, elinizde tuttuğunuz ekipmanda hiçbir kusur bulamadığınızda, gözlerimiz doluyor ve saatlerce, ama saatlerce müzik dinliyoruz. Bu hobiye, müzik dinleyerek başladık; ve, şüphesiz ki, müzik dinleyerek sonlandıracağız. Bu yol; heyecan uyandırıcı, çok şey öğrenilebilecek, derin ve anlamlı bir yol. Bir çok hobi gibi, bu  hobinin de kişiye kattığı bir çok değer var. Sanat, sanatın içinde olmak, başlı başına çok anlamlı. Biz, odyofiller olarak en çok istediğimiz şey; bu muazzam duyumuzun, duyma yetimizin, bünyemizde uyandırdığı keyfi doruk noktaya çıkarabilmek. Bilmemek mutluluktur sözü, maalesef doğru bir söz. Bir çoğumuz için yıllar önce, bir telefon kulaklığı ile bile tamamen müziğin içine dalıp, dans edebilmek, kör bir mutluluktu. Şimdi ise, asıl mutluluğun peşindeyiz. Evet, ekipman dinliyoruz; ve evet, yeri geldiğinde de, herkesten yoğun bir şekilde, müziğin içine dalmaya, hazırız.”

 

Aslında burada da,  söylenecek şeyler birebir aynı! İkisi de birbirinden önemli arkadaşlar...

Kullanıcı Yorumları (0)

Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yap.

Yorum mu yapmak istiyorsunuz? Buradan giriş yaparak yorum yapabilirsiniz.